“Bir ülke, ilçe ya da kent için en önemli şey nedir?” diye sorulacak olsa, ilk verilecek cevaplardan biri, “O bölgedeki insanların güvenli şekilde yaşamlarını sürdürmelerini sağlamak” olacaktır. Peki Tekirdağ’da deprem gerçeği bu kadar ortada duruyorken ve gerçekleşmesi durumunda binlerce canımızı yitireceğimizden kimsenin şüphesi yokken özellikle yerel yöneticilerin ve milletvekillerinin kafalarını bu kadar kuma gömmeleri ne kadar doğru. CHP’li vekillerin Mecliste verdikleri bir kaç soru önergesi ve yaptıkları açıklamalar var. İktidar milletvekillerinden ise şimdiye kadar herhangi bir açıklama, alınan ya da alınacak tedbirlere yönelik bir bilgilendirme görmedim. Açıkçası AK Partili vekillerden kentin diğer önemli sorunlarına ilişkin bir açıklama da göremiyoruz. Onlara milletvekilinin görevleri konusunda biraz araştırma yapmalarını tavsiye ediyorum. 
Türkiye'nin deprem bakımından riskli bölgelerinden Tekirdağ, risk taşıyan fay hattı zonlarının üzerinde bulunuyor. Marmara Denizi üzerinden ulaşan Kuzey Anadolu Fay Hattı, Şarköy'e bağlı Gaziköy ve Gölcük mahallelerinden geçiyor.
Şarköy ve Mürefte bölgeleri 1. derece, Tekirdağ merkez 2. derece, daha kuzeyde kalan ilçeler ise 3. ve 4. derece deprem bölgesi. 
Deprem Tekirdağ’ı bu kadar ciddi şekilde tehdit ediyorken, il genelindeki yapıların yüzde 50’si 2000 yılından önce yapılmışken, her şey normalmiş gibi davranmak ne kadar doğru. 
CHP Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Candan Yüceer ve AK Parti Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Cüneyt Yüksel, kentsel dönüşüm konusuna seçim vaatlerinin ilk sıralarında yer verdi. Özellikle Yüksel, bu konuda çok kararlı olduğunu, göreve gelmesi durumunda kentsel dönüşümü iktidarın da desteği ile hemen hayata geçireceklerini ve konunun öneminin farkında olduğunu dile getirdi. Yüceer de yine bu konuda hemen harekete geçeceğini açıkladı. Umarım bunlar her iki aday için de seçim vaadi olmanın ötesine geçerek Tekirdağ’da depreme dayanıklı binalar yapılmasına vesile olur. Toplum olarak bizim hastalığımızdır. Bu tür önemli konularda sürekli konuşur, toplantılar yapar ancak bir türlü harekete geçmeyiz. Umarım böyle önemli bir konuda her iki belediye başkan adayı da verdikleri sözü tutar. 
Altınova Mahallesi sınırları içerisinde bulunan yaklaşık 14.5 hektarlık alan kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanı ilan edilmiş, kamu binalarının yıkılması gerekenlerinden bazıları yıkılmış, il genelinde afet riski en yüksek alanlar belirlenmişti. Toplanma alanı sayısı 350’ye ulaşmış, on binlerce kişiye deprem eğitimi verilmişti. 
Deprem Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, bir kentin depreme hazırlık aşamalarını şöyle özetliyor:
“Bir kenti depreme hazırlarken o kentin tüm bileşenlerini deprem güvenli hale getirmek gerekir. Kentin ana bileşenleri şunlardır: altyapı, yapı stoku, çevre, toplum, yönetim ve ekonomi.
Altyapısal ögeler kentin can damarlarıdır. Yollar, viyadükler, köprüler, içme suyu şebekesi, doğal gaz şebekesi, elektrik şebekesi, iletişim şebekesi kanalizasyon, arıtma, barajlar, vb. belli başlı alt yapı örnekleridir. Bu yapılar depremde en fazla zarar görebilecek unsurlardır. Tahrip olmaları halinde depremin zarar etkisini daha da artırırlar. O nedenle deprem güvenli olduklarından emin olmak, değillerse yenilemek veya güçlendirmek gerekir.
Yapı stoku deprem açısından öncelikle önem verilmesi gereken bir bileşendir.  Deprem kentindeki binalar, daha doğrusu yerleşim alanları, depremi ön plana alarak planlanmalı ve uygulanmalıdır. 
Deprem kentinde yaşayan toplum, kentin bu özelliğinin farkında olmalı ve yaşamlarını buna göre düzenlemelidir. Deprem öncesinde, sırasında ve sonrasında neler yapmaları gerektiğini çok iyi bilmeli, evlerini deprem güvenli döşemeli ve bir aile afet planına sahip olmalıdırlar. Valilik ve belediye yöneticilerinin afet ve risk yönetimini çok iyi bilmeleri ve bu konularda eğitilmiş olmaları gerekir. 
Biz de Tekirdağ olarak olaya bu çerçeveden bakıp eksikleri tamamlamalı, olası bir depremde can kaybı ve zararı en az seviyeye indirmeliyiz.