Seçime son 6 gün kalmışken, ilimizde yaşayan bir çok vatandaş hala yerel seçimlerdeki kararında net değil.
Özellikle ilçelerdeki belediye başkan adaylarının bir çok konuda yetersiz olduğunu düşünen bazı seçmenler, yanlış seçim yapmaktan korkarken, bazı seçmenler de hangisini seçerse seçsin ilçenin geleceği konusunda bir fark olmayacağından da yakınıyor.
Tekirdağlı karşısında hem güçlü hem de ılıman bir başkan görmek istiyor. Bir sorunu olduğunda kolay ulaşabildiği, kapıdan döndürülmediği, mütevazi, halkın önerisine ve şikayetine kulak veren başkana oy vermek istiyor. Yenilikçi, modern, dinamik, güleryüzlü, sıcakkanlı ve her yaş kesimine hitap edebilen, halkın ihtiyacını  görebilen, ileri görüşlü, seçildiğinde ortadan kaybolmayacak bir başkan mümkün mü?
Tekirdağ’ın en güzel özelliği eşsiz bir sahilinin olması elbette. Şu ana kadar ismini duyuran belediye başkan adaylarının hiçbirinden sahil ile ilgili gözleri parlatan bir proje duyamadım şahsen. Eski belediye başkanı Osman Tabak’tan sonra sahile Cüneyt Yüksel’den başka kimse çivi çakmadı desek yeridir. Rumeli İskelesi, zamanında depreme dayanıklılığı konusunda çokça eleştirildi fakat görüyoruz ki vatandaş çaresiz yine İskele’nin ihtişamına kapılıp kendini tek bulabildiği yere atıyor 
Sahilimiz tabir-i caizse yıllardır koca bir beton yığını halinde. Erken kararan kış akşamlarında saat 6’da yetersiz ışıkları sebebiyle karanlığa bürünüyor. Yazın da açık havada yürüyüş yapmak isteyenlerin çok tercih ettiği bir yer olmayı bırakmış durumda. Maalesef içeriye park eden araçlar hem çocukların güvenliği açısından hem de huzur açısından negatif bir yön taşıyor. İnsanların oturup çay kahve içebileceği, bir şeyler atıştırabileceği mekan çeşitliliği çok az. Göze hitap eden bir iskelemiz, konserlerin yapılacağı bir dolgu sahamız var, evet. Fakat yeterli mi? 
Yine sahilimizde 30 yıl önce yapılmış olan Barış ve Özgürlük Parkı’mız bulunuyor. Burası daha bakımlı olabilir ve kullanışlı hale getirilebilir. Eskiden cıvıl cıvıl olan bu park artık sadece festivallerde biraz daha yoğun oluyor. İçeride harika bir çocuk parkı vardı. O da bir sebepten yıkıldı.
Sahille ilgili bir çok konu ele alınabilir ve görüyoruz ki her belediye başkan adayının da sahille ilgili bir projesi var. Bu projelerin bu kadar kısıtlı olmasının sebebi nedir? Sahilimiz bir 15 sene önce her mevsim cıvıl cıvılken, ne oldu da bu kadar tenhalaştı? Luna Park’ın eski canlılığı yok gibi… Sıra sıra çay bahçelerini “derme çatma” diyip yıktılar, yerine adeta yapayalnız oturmak için tasarlanmış bankları yerleştirdiler. Külahta nefis dondurmalar alabileceğimiz kaç yer kaldı? O tadını unutamadığımız muhteşem sosisliyi yapan kaç büfe var şimdi? Peki en kaliteli, en kırmızı çayı demleyen, tavla seslerinin yükseldiği o sıcacık çay bahçeleri nereye kayboldu?
Kirazlı kız heykelinin olduğu havuz bile bir durgun… Herkes bisikletini, patenini alır gelirdi sahile. O kadar kalabalık olurdu ki, yürüyüş yolu çekirdek kabuğu dolardı. Minik arabalarında kağıttan külahlarına çay bardağı ölçüsü ile karaduman çekirdeği dolduran amcalar nerede? Çıtır çıtır poğaça satanlar da yok. Hatta güneşli günlerde bakla ile gençlere fal bakan teyzeler… Çay bahçelerine kahvaltılık malzemelerle girmenin yasak olmadığı, çayı ile eşlik eden o çay bahçeleri gitti… 
Yeni adayların bu konudaki fikirleri neler, projelerinin detayları neler, merakla beklemekteyiz… Süleymanpaşa’nın gençliğini kim geri getirecek? Mavi gözlü Tekirdağ’ın en gözde yeri olan sahili kim aydınlatacak, kim canlandıracak? 
Aslında yazının başında sorduğum sorular yine sahile çıkıyor: . Yenilikçi, modern, dinamik, güleryüzlü, sıcakkanlı ve her yaş kesimine hitap edebilen, halkın ihtiyacını  görebilen, ileri görüşlü, seçildiğinde ortadan kaybolmayacak bir başkan mümkün mü?