Ramazan ayını geride bırakırken,  açın halini anlamak, nefsini terbiye etmek için oruç tutanların, gösterişli ve israf dolu iftar sofralarına yine şahit olduk.
Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik koşullarda, en temel gıdaya ulaşmakta zorlanılırken,  uzmanlar çocukların yetersiz beslenmeden dolayı gelişemediğini belirtirken, emekliler aldıkları maaşlarla açlık sınırının altında yaşam mücadelesi verirken,  zenginin daha çok zengin, yoksulun daha çok yoksul olduğu bir düzende, muhafazakarların ve muhafazakar yöneticilerin gösterişli iftar sofralarında ramazan ayını kutladığı görüldü.
Oruç tutmayanların dışarıda yemek yemesini dahi büyük saygısızlık olarak görüp, hoşgörüsüzlükle suçlamak, tutmayanları yargılayıp, hatta tutmadıkları için sokaklarda müdahale edip hakaretler etmek sıradanlaşırken, ibadetin temel amacından uzaklaşıldığı her dönem karşımıza çıkan acı gerçekler arasında yerini almaya devam etti.
Sadece mide değil, tüm organların ve ruhun, zihnin terbiye edilmesi gerektiğine ilişkin bilincin, kendini Müslüman ve dindar olarak tanımlayan toplumun çoğunluğunda oluşmaması çok hazin…
Açlığın altına sığınarak, sabırsız, agresif bencil, birden fazla çeşitli sofralarda israfın olduğu iftarlarla,  gerçek amaçtan uzak ve sığ şekilde ramazan ayının tamamlanmadığı, bedeni dinlendirme, sabır ve empati yetisini arttırma, fiziki ve ahlaki boyutta nefsin, iradenin terbiye edilip, hoşgörü ve birliğin sağlanabildiği ramazanlar geçirmeyi umut ediyoruz…