Çorlu’da 25 kişinin hayatını kaybettiği, 300’den fazla kişinin yaralandığı tren kazası davasında 6 yıldır beklenen karar açıklandı. TCDD’nin alt yönetimi ceza alırken, dönemin Bakanı, TCDD Genel Müdürü gibi üst  düzey yöneticiler sorumlu tutulmadı....9 sanığa  8 yıl 4 ay ile 17 yıl 6 ay arasında değişen hapis cezaları verildi. 4 sanık ise beraat etti.
Davaya ilişkin cezalar verilse dahi gerçek sorumluların yargılanmaması nedeniyle tam adalet sağlanamadığı görüldü...
6 yıldır adalet mücadelesi veren aileler, duruşmanın ardından,  kararın mutlu ettiğini fakat,   gerçek sorumluların yargılanmadığını belirterek, mücadeleye devam edeceklerini kaydetti..
Duruşmayı takip eden ve süreç içerisinde ailelerle birlikte adalet çağrısında bulunan CHP Genel Başkanı Özgür Özel de dava sonucuna ilişkin; "Tam adalet sağlandı diyemeyiz. Ama Çorlu hepimize umut oldu" ifadelerini kullandı.
6 yılın sonunda adaletin tam sağlanamadığı ve alt kadrolara verilen cezaların umut olduğu dile getirilirken, geçen sürede neler olduğunu da hatırlamak önemli....
Yakınlarını ihmaller kapsamında kaybeden acılı aileler, adalet için çağrıda bulunurken, ilk bilirkişi raporu, TCDD ile ilişkisi olan bilirkişilere hazırlatılan, üst düzey yöneticileri kapsamayan, alt kadrodaki memurların sorumlu gösterildiği bir rapordu...Raporu hazırlayan bilirkişilerin TCDD ile  ticari ve benzeri bağlantıları olduğu,avukatlar tarafından açığa çıkarıldı ve tekrar bilirkişi raporu hazırlandı...
2018’de TCDD ile bağlantılı bilirkişiler tarafından hazırlanan raporda,  tüm sorumluluk yol bakım ve onarım ekibinde gösterilirken, gerekli denetim ve kontrollerin yapılmadığı gerekçesiyle 4 memurun asli kusurlu oldukları belirtildi.
Tekrar hazırlanan 2021 tarihli bilirkişi raporunda ise kaza bölgesinde yer alan menfezin hizmet ömrünü doldurduğu belirtilirken, 2023 tarihli ek bilirkişi raporunda, TCDD asli kusurlu bulundu. 4 olan sanık sayısı ikinci bilirkişi raporu sonrası TCDD’nin 1’inci Bölge müdürleri ve yöneticilerini kapsayacak şekilde 13’e çıkarıldı.
Kazanın meydana geldiği dönemde  TCDD Genel Müdürlüğü’nde görev alan  üst düzey bürokratlar  ise yargı sürecine dahil edilmedi. Yakınlarını kaybeden acılı aileler ve davayı takip eden hukukçular,  üst düzey yöneticilerin yargılanmasına ilişkin taleplerin  reddedildiğini belirterek, adalet çağrılarını her ortamda dile getirdi.
Geçtiğimiz duruşmanın ardından  unutulmaması için satırlara dökülen süreci tekrar tekrar anlatmak, söylemek, hatırlamak gerekli...
26 Ocak'ta yine aynı sütunlarda konuya ilişkin adalet çağrılarını  ve süreç içerisinde yaşananların bir kısmını şöyle aktarmışız:  
Tutuksuz şekilde yargılama devam ederken ve sorumlu olduğu dile getirilen üst düzey yöneticiler, gerçek sorumlular, yargı sürecine dahil edilmezken, adalet talebinde bulunan ve yakınlarını kaybeden aileler, avukatlar ve gazeteciler hedef gösterildi, engellendi ve yargılandı.
TCDD’nin üst yönetiminde yer alan kişiler hakkındaki takipsizlik kararına ilişkin Anayasa Mahkemesi’ne yapılacak başvuru öncesi, AYM önünde açıklama yapmak isteyen ailelere ve avukatlara, henüz açıklama dahi yapmadan, plastik mermilerle müdahale edildi. Başvuruların ardından yapılan basın açıklaması nedeniyle de 3’ü avukat olmak üzere 7 kişiye 2911 sayılı yasaya muhalefet nedeniyle dava açıldı.
Kazada oğlu Arda Sel ve eşi Hakan Sel’i kaybeden Mısra Öz hakkında ‘kamu görevlisine hakaret’ suçlamasıyla dava açıldı ve 8 bin 800 TL para cezası uygulandı. Bir kesim tarafından şov yapmakla suçlanarak, hedef gösterildi. Evladını kaybeden ve adalet isteyen bir anneye saldıracak kadar göz dönmüşlerin, gücün yanında olma hırsıyla her şeyi yapabileceğini bir kez daha gördük.
Kaza kaderdir diyerek, ihmalsizlikleri yok sayıp, sorumlulara yönelik eleştirileri dahi görmemek için aileleri sosyal medyadan engelleyen yöneticiler, kamu görevlisi sıfatının arkasına sığınarak, hesap vermeden kaçabileceğine olan inançlarıyla varlıklarını sürdürmeye çalıştı.
Hatay Milletvekili ve Çorlu tren kazası avukatlarından Can Atalay’a duruşma salonunun kapısını kırdığı gerekçesiyle soruşturma başlatıldı.
Davayı tüm süreci ile takip eden Gazeteci Mustafa Hoş’a ölüm treni kitabında, savcılık işlemlerini eleştirdiği için tazminat davası açıldı
Gerçek sorumluların yargılanması ve adaletin tecelli etmesi yönündeki mücadelede yaşananlar,  adil bir düzene bağlı, liyakatli bir yönetim anlayışından uzak olunduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.  
Sanıklardan Halkalı 14. Demiryolu Bakım Müdürü Turgut Kurt’un avukatı Ersin Albuz’un davada karar vericilerin yargılanmadığına işaret ederek, dile getirdiği şu sözler aslında her şeyin özeti:
 “Meslektaşımız Av. Can Atalay hakkındaki AYM kararını; Demirtaş ve Kavala hakkındaki AİHM kararını uygulamayan bir yargımız var. Yargıya nüfuz etmiş bir iktidarın, bürokrasiye nüfuz etmemesi düşünülemez”