trakyagazetesi-DOSYA HABER 42 YILDIR ÖLÜM SAÇAN NEHİR ERGENE

Ergene Nehri tüm Trakya’yı zehirliyor
Yıldız Dağları’ndan doğup tüm Trakya’yı kapsayan bir alandan geçerek Marmara ve Ege denizlerine dökülen Ergene Nehri, taşıdığı ağır metaller nedeniyle başta kanser olmak üzere birçok kronik rahatsızlığa ve çevre sorunlarına neden oluyor. Bölgede Derin Deşarj Projesi kısmen hayata geçirilmiş olsa da nehirdeki kirliliğin önüne geçilemedi. Belki de Trakya’nın en büyük sorunu olan Ergene Nehri’ndeki kirlilik başta siyasi ve ekonomik nedenler olmak üzere yeterince tartışılamıyor.  
Ergene Nehri’nde yaşanan kirlilik, bu kirliliğin çevreye ve insan sağlığına etkileri üzerine uzun yıllar çalışmalar yapan ve bir süre önce Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanlığı görevinden emekli olan Prof. Dr. Faruk Yorulmaz, Trakya Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Gökmen Yüce’ye nehre ilişkin açıklamalarda bulundu. 
Prof. Dr. Faruk Yorulmaz, Trakya’da 1970 yılına kadar tarım ve tarıma dayalı sanayi biçimi varken, bu yıldan sonra sanayinin İstanbul’dan Trakya’ya yayılmaya başladığını söyledi. 
Bununla birlikte Trakya’nın hızla diğer sanayi türlerine de ev sahipliği yapmaya başladığını aktaran Yorulmaz, bölgenin İstanbul’a ve Avrupa’ya açılan sınır kapılarına sahip olması, yer, iklim ve ulaşım yapısının da bu sanayileşme artışını hızlandırdığını dile getirdi. 

WhatsApp Image 2023-11-21 at 12.27.28
SANAYİ KONTROLSÜZ ŞEKİLDE YAYGINLAŞTI
Trakya’da çevre sorunlarının nasıl başladığına ilişkin bilgiler aktaran Yorulmaz, şöyle devam etti:
 “Trakya’da 1980’li yıllardan sonra sanayileşme daha hızlı, kontrolsüz ve aşırı biçimde yaygınlaştı. Buna paralel olarak kentleşme ve nüfus arttı. Yeni organize sanayi bölgeleri, yeni sanayi tesisleri, taş, maden ocakları gibi tesisler ile tüm bunların getirdiği göç sorunları halen sürüyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının Türkiye Çevre Sorunları ve Öncelikleri Değerlendirme Raporu 2023’e göre; 2022 yılı için Trakya’daki illerden Edirne ve Kırklareli için su kirliliği birinci, Tekirdağ için ikinci öncelikli çevre sorunu olarak belirlendi.”
İÇİLECEK NİTELİKTE DOĞUP SONRA KİRLENİYOR
Prof. Dr. Faruk Yorulmaz, Yıldız Dağları’ndan içilecek nitelikte doğan Ergene Nehri’nin, özellikle Saray ilçesinden başlamak üzere yolu üzerindeki yerleşim yerlerinden evsel ve sanayi tesislerinden endüstriyel, tarımsal alanlardan tarımsal kirlilikleri nehre katılan kollar vasıtasıyla aldığını ifade etti. 
Bu nedenle Ergene ve kollarının yayıldığı tüm alanların, aynı zamanda kirliliklerin de etkilediği alanlar olduğunu aktaran Yorulmaz, “Ancak Ergene Nehri dışında da bölgede başta evsel ve tarımsal kaynaklı olmak üzere, taş, maden ocakları, organize sanayi bölgeleri, rüzgar türbinleri, küçüklü büyüklü işletmelerden kaynaklı sorunlar da çevre açısından önem taşımaktadır” değerlendirmesinde bulundu.

Ünlü Macarların eşyaları sergilenecek Ünlü Macarların eşyaları sergilenecek

sariergene02
KİRLİLİĞİN NEDENLERİ
Nehirde kirliliğin nedenlerine değinen Yorulmaz, şunları kaydetti:
“Bu konuda yapılmış çok sayıda çalışma ve resmi kurumlarca hazırlanan raporlar ve alınan örneklerin laboratuvar sonuçları mevcut. Mevcut sanayi tesisleri ve organize sanayi bölgelerine ek olarak, yeni organize sanayi bölgeleri, taş, maden, kömür ocakları, rüzgar, güneş enerji santralleri, limanlar, doğal gaz boru hattı gibi tesisler Trakya’daki her 3 ilde de giderek yaygınlaşmaktadır. Hemen tüm resmi raporlarda ve çalışma sonuçlarında görüldüğü gibi, bölgede yaşanan çevre sorunlarının en büyük bölümünü endüstriyel kaynaklı kirlenme oluşturmaktadır. Bunun yanında yerleşim yerleri kaynaklı evsel ve kanalizasyon atıkları ile tarımda kullanılan suni gübre ve ilaçlardan, hayvansal atıklar ve veteriner ilaçlarının hayvan atıkları ile ortama atılmasından dolayı tarımsal kaynaklı kirlenme de bölgenin hemen tümünü etkilemektedir. Tüm bu faktörlere bağlı ortaya çıkan kirlilik ve kirleticiler başta canlı yaşam olmak üzere tüm alıcı ortamı olumsuz etkilemekle birlikte, özellikle nehirden sulanan tarım arazilerini de ciddi biçimde kirletmektedir.”
EGE VE MARMARA DENİZLERİNİ KİRLETİYOR 
Yorulmaz, Ergene Nehri’ndeki kirliliğin denizlere etkisine değinerek,  “Bu kirlilik Ergene Nehri yoluyla Ege Denizi’nin kuzeyine, derin deşarj yolu ile Marmara Denizi’ne ulaşmakta. Tüm bu etkenlerin yüzeyel ve yeraltı sularını da kirletmesi, maden ya da taş ocakları gibi tesislerin yer altı su yollarını bozması, sanayi tesislerinin yer altı suyu kullanması, artan nüfusun su ihtiyacı ve son yıllarda olduğu gibi yağışların yetersiz olması bölgede su ihtiyacını da fazlalaştırıyor. Bu durum ayrıca arazilerin çoraklaşması, ormanların zarar görmesi ve ekilen ürünlerde verim kayıplarına yol açmaktadır. Bu zincirleme etkinin bir diğer boyutu, kirliliğin bölgede yaşayan bireylerin sosyal-ekonomik yaşantıları üzerine bıraktığı olumsuzluklardır.”
SANAYİ VE EVSEL ATIKLARIN ETKİSİ 
Yorulmaz, nehrin su kalitesi hakkında ise şu bilgileri verdi:
“DSİ XI Bölge Müdürlüğünün akım gözlem istasyonlarındaki ölçümlerine göre 1970-1980’li yıllarda havzadaki dere ve nehirlerin birçok parametre açısından kirletilmediği görülmüşken, 2009 verilerinde bu değerlere göre suyun 4. sınıf kalitede olduğu anlaşılmıştır. DSİ 11 Bölge Müdürlüğünün 1997 raporuna göre; 1981’den beri yapılan incelemeler, Ergene Nehri’nin çok kirli su olduğunu göstermiştir.  Kirlenmenin asıl olarak yoğun endüstriyel faaliyetler ve tarımsal aktiviteden kaynaklandığı, sanayiye paralel nüfus patlamaları sonucu arıtmasız evsel atıkların kirliliğin boyutunu daha da artırdığı anlaşılmaktadır. TBMM Araştırma Komisyonu Raporuna göre (2002) Ergene’deki kirliliğin kaynağı; %75 oranında Çorlu ve Çerkezköy’deki sanayi ve evsel atıklardır.” 
Yorulmaz, yapılan çalışmalara göre Ergene Nehri’nden etkilenen yerleşim yerlerinde içme suyu örneklerinde; berilyum, bor, sodyum, silisyum, potasyum, vanadyum, krom, manganez, demir, kobalt, nikel, çinko, arsenik, selenyum, stronsiyum, molibden, kadmiyum, baryum, talyum ve kurşun konsantrasyonlarının yüksek bulunduğunu ifade etti. 
Tüm bu çalışmaların sonuçlarına göre derin deşarj öncesi yıllarda Ergene Nehri sularında çok sayıda sağlığa ciddi zararlar verebilme potansiyeli taşıyan kimyasallar belirlendiğini anlatan Yorulmaz, “Ancak derin deşarj sonrası Uzunköprü Belediyesi’nce 2023 yılında alınan Ergene Nehri su örneklerinin akredite laboratuvar incelemeleri, her ne kadar ağır metal kirliliğinde azalma olsa da, nehir suyunun istenen su kalitesine ulaşmadığı anlaşılmaktadır” dedi. 
Yorulmaz, “Tüm bu çalışmalardan anlaşılabileceği üzere Ergene Nehri’ne atılan sanayi, evsel ve tarımsal kaynaklı atıklar, insan sağlığına zarar verebilecek, kanser de dahil ciddi pek çok kronik hastalığa ve zehirlenmelere yol açabilecek çok sayıda kimyasal madde taşımaktadır” diye konuştu. 
Nehirde yaşanan kirliliğin insan sağlığı üzerine etkilerine değinen Yorulmaz, “Ergene Nehri ile kolları geçtikleri,  döküldükleri her yere kirliliği ulaştırmaktadır. Ortaya çıkması beklenen zararlı sonuçlar, taşıdıkları zararlı maddelerin özelliklerine bağlı olarak alerjilerden zehirlenmelere, cilt ve göz sorunlarından kanserlere, sinir sistemi, karaciğer, böbrek hastalıklarına kadar oldukça geniş bir yelpazede olabilmektedir.” 
KİRLİLİK İNSANLARA NASIL ULAŞIYOR
Yorulmaz, nehirdeki kirliliğin insanlara nasıl ulaştığı konusunda da şu bilgileri verdi:
“Su miktarının azalması kirliliğin daha da yoğunlaşmasına neden oluyor. Yağışlı dönemlerde taşkınlarla tarım alanlarını da içeren toprak kirliliği, bu toprakta yetişen ürünlere ve bu topraktaki bitkilerle beslenen hayvanların vücutlarına girmekte, bu hayvanların ürünlerini tüketen insanlara geçmektedir. Sulamada kullanılması halinde, toprak ve tarımsal ürün kirliliği yolu ile ürünleri tüketen insanlara ulaşmaktadır. Suların cilde teması ile sağlık sorunlarına yol açmaktadır. Yeraltına sızarak yer altı su kirliliğine yol açmakta, bu tür suları içme kullanma ya da sulama amacıyla kullanılmasıyla insanlara geçmektedir. Yüzeyel sulara karışarak suları ve balık gibi ürünleri etkilemekte ve bunları tüketen insanlara ulaşmaktadır. Kirli sularda üreyen haşereler yoluyla insanları etkilemektedir. Sokak hayvanları yoluyla insanlara ulaşmaktadır. Ayakkabılarla insanların yaşadığı alanlara taşınmaktadır. Rüzgarla havaya karışarak insanlara ulaşmaktadır. Taşıt araçlarının lastikleri ile insanların yaşadığı alanlara ve havaya karışmaktadır. Nehir ve kirlenmiş kolların ya da kirli suyun döküldüğü kuzey Ege Denizi’ndeki alanlardan yakalanan deniz ürünleri ile insanlara ulaşmaktadır.”

TARIMSAL VE HAYVANSAL ÜRÜNLERİ ETKİLİYOR
Prof Dr. Yorulmaz, Ergene Nehri ile sulanan tarım ürünleri hakkında,  “Evsel ve tarımsal atıklarla kirlenen su, tarlalara geliyor. İnsanlar burada üretilen bitkisel besinlerle besleniyor.  Hayvanlar da bitkisel besinleri yiyor. Bu hayvanların etlerini, sütlerini insanlar tüketiyor.  Bu da insan sağlığını tehdit ediyor. Buna ek olarak kirli nehir sularının hayvanların tükettiği bitkileri de kirletmesi sonucu, suda bulunan kimyasallar hayvanları ve dolayısıyla insanların tükettiği hayvansal ürünleri kirletiyor. Bu yolla insanlara geçerek tehdit oluşturuyor.”

KİRLİLİK DENİZ CANLILARINA ZARAR VERİYOR
Yorulmaz, Ergene Nehri ve kollarının geçtikleri ve döküldükleri her yere kirlikleri ulaştırdıklarını ifade etti. 
Derin deşarjla Marmara Denizi’ne atılan atık su ve Ergene Nehri yolu ile Ege Denizi’ne ulaşan kimyasalların, kirlilikleri bu alanlara taşımaya devam ettiğinin altını çizen Yorulmaz, şunları kaydetti:
“Bu kirlilik deniz ürünlerini de olumsuz etkilemekte. Kimi deniz canlıları kirlilik nedeniyle daha temiz bölgelere kaçmakta ve kirlenen bölgede o deniz canlılarının türleri yok olmaktadır. Deniz canlıları mevcut zararlı maddelerle yaşama şansı olmayıp ölmekte ve ölen deniz canlılarının bedenlerinden zararlı maddeler denize yayılmakta. Denizlere atılan zararlı maddeler her zaman atıldığı gibi kalmamakta, su içindeki maddelerle reaksiyona girerek yeni zararlı bileşikler de oluşturabilmektedir. Bu son duruma örnek geçtiğimiz yıl Marmara Denizi ve Kuzey Ege’de yaşanan müsilaj sorunudur.”
İKİNCİ SINIF SU KALİTESİNE ULAŞILAMADI
Prof. Dr. Yorulmaz, Meriç-Ergene Havzası‘nda su kaynaklarının kalitesi, sosyoekonomik yapı, sanayi yoğunluğu ve etkileri, çevre kirliliğinin boyutlarının belirlenmesi, çevre düzeni planı gibi birçok konuda çok çeşitli çalışmalar yapıldığını ifade etti. 
Çevre durum raporları, üniversiteler ve çeşitli kuruluşların birlikte çalışması ile ortaya çıkarılan Çevre Düzeni Yönetim Planları, Bakanlık tarafından çıkarılan Çevre Yönetimi Master Planı, Çevre Koruma Eylem Planı, DSİ 11. Bölge Müdürlüğü çalışmaları gibi birçok çalışma yapıldığını aktaran Yorulmaz, şu bilgileri verdi:
 “Bu çalışmaların hepsinin ortak özelliği mevcut durumu ortaya koyup, bölgedeki çevresel kaynakların akılcı ve bütünsel bir yaklaşımla yönetimlerini sağlayabilmek ve kirliliği önleyebilmek için çeşitli öneriler geliştirmiş olmalarıdır. Evsel ve endüstriyel kirlenmenin önlenmesi için hem yerleşim yerlerine evsel atıklar için arıtma, hem de arıtma tesisi bulunmayan sanayi tesislerine arıtma tesisleri yapılması, arıtma tesisi var olan tesislerin ise etkin biçimde çalıştırılması büyük önem taşıyor. Denetimlerde bu konuda gereğini yapmamış olan tesislere faaliyeti durdurma, para cezaları gibi yaptırımlar uygulanmıştır.  Arıtma sonrası kirli suyun Marmara Denizi’ne deşarjı sağlanmış ise de Uzunköprü Belediyesinin Eylül 2023 tarihli su örneklerinin incelenmesi sonucu akredite laboratuvar tarafından hazırlanan rapor, Ergene Nehri suyunda istenen 2. sınıf su kalitesine ulaşılamadığını göstermektedir.”

Kaynak: Gökmen Yüce