Doğasına, yaşam alanlarına, köyüne sahip çıkmak isteyenlerin, sermaye güçleri tarafından açıkça öldürüldüğü bir dönemdeyiz… 
Artvin Hopa ve Borçka ilçeleri arasında bulunan Çifteköprü köyü Cankurtaran mevkisinde yapımı planlanan 'Konaklamalı Mesire Alanı Projesi'ne karşı çıkan köylüler, alana iş makinelerinin gelmesini protesto ederken, ağaç kesimi yapacak olan şirket yetkilileri tarafından silahlı saldırıya uğradı. 
İş makineleri indirilirken köylüler ile ağaç kesimi yapacak olan özel şirketin yetkilileri arasında çıkan tartışmada, yüklenici şirket yetkililerinden Muhammet Ustabaş’ının tabancayla köylülere ateş etmesi sonucu kurşunların hedefi olan  Gökhan Koyuncu ve Ersan Koyuncu yaralanırken, Reşit Kibar yaşamını kaybetti.

Köylülerin yaşam alanlarına ve doğalarına karşı bir tehdit olarak gördüğü bir projeye karşı çıkması ve protesto etmesi doğal bir süreçken, sermaye güçlerinin, çoğu zaman kanun tanımadan ülkenin kaynaklarını yok edip, vatandaşların yaşam alanlarını katlederken, aleni şekilde canlarını da almaya başladıkları, öldürdükleri bir süreç yaşanıyor. Reşit Kibar’ın kaybı, çevre ve yaşam alanlarını koruma mücadelesinin ne denli ciddi ve hayati olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.

Devleti yönetenlerin çoğu zaman sermaye odaklarına göz yummasından kaynaklı bir güç zehirlenmesi yaşayan şirketler, ülkenin doğasını kaynaklarını geri dönüşü olmayacak şekilde talan ederken, yaşam alanlarını savunan vatandaşları da katletmeye kadar uzanan bir döneme girilmesi, ülkedeki en büyük ve tehlikeli sorunlar arasında…
Sürdürülebilir bir gelecek, çevrenin, doğanın ve  halkın haklarının korunmasıyla mümkünken, belli bir kesimin ekonomik çıkarları doğrultusunda yok edilen ülke kaynakları ve yaşam alanlarından sürülen, geleceği bırakılmayan, hakları korunmayan bir halk söz konusu…

Talan edilmemiş yaşam alanları, temiz su, sağlıklı topraklar ve yeşil alan talebinde bulunan vatandaşların bu haklı mücadeleleri, maalesef şiddet ve ölümle sonuçlanıyor. 

Bu tür projelerde, yerel halkın görüşleri ve hakları mutlaka dikkate alınması, çevre ve insan sağlığına yönelik tehditler göz önünde bulundurulması gerekirken,  derinlemesine çözüm üretilmediğinde büyük  yaralara yol açan bir tabloyla karşı karşıya kalınıyor.


 Halkın taleplerinin ve endişelerinin dikkate alınmadığı doğal kaynakların telafisi mümkün olmayan bir şekilde zarar gördüğü ve sosyal adaletsizliklerin daha da derinleştiği, insan hayatının hiçe sayıldığı süreç, ülkeyi daha da karanlığa ve çıkmaza sürüklüyor