Günay, Türkiye’nin dünyanın en büyük 20 ekonomisinden biri olduğunu belirtti. 

Türkiye’yi bu büyüklüğe petrol ya da doğal gazın taşımadığını anlatan Günay, şöyle devam etti:
 “Ne kadar ürettiysek, o kadar zenginleştik. Ne kadar üretirsek, o kadar zenginleşeceğiz. Dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girmek için üretimden başka şansımız yok. Hepinizin bildiği gibi Türkiye’yi Ortadoğu ve Avrasya coğrafyasındaki diğer ülkelerden ayıran en temel özellik çeşitli üretim yapısıdır. Bu topraklarda on binlerce farklı ürün üretiliyor. İmalat sanayindeki rekabet gücümüzü 1980’den itibaren geliştirmeye başladık. 80’lerin dışa açılma hamleleri kırdan kente göçü tetikledi. Sermaye ve işgücü tarımdan sanayiye ve hizmetlere kaymaya başladı. 1950’de nüfusun sadece yüzde 25’i şehirlerdeydi. Şimdi bu oran yüzde 85’i geçti ve artmaya devam ediyor. Almanya’da 100 sene alan bir süreç, bizde neredeyse 1 nesilde gerçekleşti. Peki tarımın ekonomi içindeki payıyla birlikte önemi de azalır mı? Kesinlikle hayır. Türkiye hangi sanayi ürününü üretirse üretsin tarım sektörünün önemi azalmaz. İşte pandemi, Rusya ve Ukrayna savaşı tüm dünyaya tarım, gıda ve hayvancılığın en stratejik sektörler olduğunu gösterdi. Bu sektörler, başka alanlara benzemez, her şey yolunda giderken önemi göz ardı edilir.”

İTHALATA DİKKATİ ÇEKTİ

“Bugün tedbir almazsak, her ürünü ithal etmeye çalışırsak dışa bağımlı hale geliriz “ diyen Günay, şu değerlendirmelerde bulundu:

“İşte Tarım ve Orman Bakanlığımız tarafından bu ay içinde yayımlanan Tarımsal Üretimin Planlanması Yönetmeliği de tarımsal-bitkisel ve hayvansal üretime dair planlamayı tarım havzaları ve hatta işletme bazında ele almayı amaçlıyor. Özetle ciddi bir yapısal reform yapıldı, ezbere üretim dönemi sona erdi. Bu anlamda tarımsal üretimdeki verimlilik artışı başta gıda ve içecek olmak üzere pek çok sanayi sektörünü de olumlu etkileyecek. Avantajlı iklim yapısı, geniş tarım arazileriyle Türkiye, bölgesel ticaretten payına düşeni almalıdır. Avrupa’nın en büyük tarımsal katma değerini üretebilecek ülkemiz için tarım sektörü eşsiz fırsatlar sunmaktadır. Bu başarı sektörün karşı karşıya olduğu tüm güçlüklere rağmen yakalanabilir. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği olarak konseylerimiz ve ilgili sektör meclislerimizle birlikte başta Bakanlığımız olmak üzere tüm kamu kurumlarıyla yakın çalışıyoruz. Tarım, gıda ve hayvancılık sektörümüzün sorunlarının çözümü için gerekli önerileri kamuya aktarıyoruz. Bu alana yatırım yapan tüm girişimcilerimiz kazançlı çıkacak. Tarımdaki önceliğimiz bir yandan kritik ürünlerde kendi kendimize yetmek, diğer yandan çevre ülkelere gerçekleştirdiğimiz ihracatı artırmak olmalıdır. Dünya değişiyor, teknoloji gelişiyor. Gelişen teknolojiyi, üretim ve ticaret süreçlerinde mutlaka kullanmalıyız. Yerel kalkınmanın ve zenginleşmenin tek yolu budur. Önce tanıtım, sonra markalaşm”

“COĞRAFİ İŞARETLİ ÜRÜNLER ÖNEMLİ”

Markalaşmanın en kestirme ve bereketli yolunun da coğrafi işaretli ürünler olduğuna dikkati çeken Günay, şu ifadeleri kullandı:

“20 sene önce coğrafi işaretli ürün sayımız sadece 31’di. Bakın bugün bu sayı 1,400ü aştı. Yani 1400’ü aşkın yerel markamız var. TOBB ile odalarımız ve borsalarımız bu işe sahip çıktı. Yerel ürünlerimize ve yerel değerlerimize coğrafi işaret kazandırdık, bunları koruma altına aldık.
 Bu işe sadece yurt içinde değil, yurt dışında da sahip çıktık. Ürünlerimize, AB’de de coğrafi işaret
tescili sağladık. Birlik nezdinde korunma hakkı elde eden tescilli coğrafi işaret sayımız 14’e
yükseldi. 14 üründen biri olan Bayramiç beyazı da bu topraklardan çıktı. Milli değerlerimize sahip çıkan, emeği geçen herkesi kutluyorum.”

“FUARLARA STANDART GETİRİLDİ”

Tarım fuarlarının, müstahsilleri, tarımsal girdi ve makine üreticilerini ve gıda imalatçılarını bir araya
getiren etkinlikler olduğunu aktaran Günay, sözlerini şöyle tamamladı:
“Müşteriye ulaşmanın yanı sıra fuarlar kendini yenilemek isteyenler için de bulunmaz bir fırsattır.  Bildiğiniz gibi yurt içi fuarları denetleme yetkisi Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ndedir. Ticaret Bakanlığımızdan aldığımız yetkiyle yurtiçi fuar takvimini yayınlıyor ve fuar düzenleyicisi şirketleri yetkilendiriyoruz.  Sektörün doğru bir biçimde işlemesi için gerekli olan adımları atıyoruz.  TOBB’dan önce fuar sektöründe düzensizlik hakimdi. Herkes her yerde fuar yapabiliyordu. Şimdi bu işlere belli standartlar getirildi. Hem fuar şirketlerini, katılımcı firmaları hem de ziyaretçileri memnun eden bir yeni sisteme geçilmiş oldu. Bugün de ülkemizin çok değerli fuarlarından birinde bir aradayız. Geçtiğimiz yıl 130 firma ve 100 binin üzerinde ziyaretçiye ev
sahipliği yapan fuarımızın başarısının artarak devam etmesini temenni ediyor, tüm üreticilerimize
ve tüccarımıza hayırlı, bereketli ve bol kazançlı fuarlar diliyorum.”

Editör: Trakya Gazetesi