Yıldız Dağları’ndan doğup tüm Trakya’yı kapsayan bir alandan geçerek Marmara ve Ege denizlerine dökülen Ergene Nehri, taşıdığı ağır metaller nedeniyle başta kanser olmak üzere birçok kronik rahatsızlığa ve çevre sorunlarına neden oluyor. Bölgede Derin Deşarj Projesi kısmen hayata geçirilmiş olsa da nehirdeki kirliliğin önüne geçilemedi.
Cem Avşar, gazeteciler Gökmen Yüce ve Abdullah Yalçın’ın hazırlayıp sunduğu “8. Gün” programına konuk oldu.
Avşar, burada, Ergene Nehri’ndeki kirlilikle ilgili bir soru üzerine, nehirdeki suyun birinci kalite çıktığını, Ergene’ye gelene kadar kirlenerek 4. seviyeye geldiğini söyledi.
Şu anda suyun içinde değil canlıların, organizmaların bile yaşayamayacağını belirten Avşar, nehirdeki kirliliğe ilişkin şu ifadeleri kullandı:
“Bölgedeki sanayi kuruluşları, özellikle tekstil ve kimya fabrikaları kaçak şekilde nehre kirli su bırakıyor. Nehir ağır bir koku ve hastalık saçıyor. Burada birkaç şey yapılabilir. Bu işletmelere ağır cezalar uygulayabilirsiniz İleride kapatmaya kadar gidebilirsiniz. Bunlar belediye, Valilik, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü eliyle yapılmış zaten. Ama bunun kesin çözümü, yapımı süren arıtmaların tamamlanmasıdır.”
DERİN DEŞARJ PROJESİ BİR YIL İÇİNDE BİTECEK
Avşar, Çorlu Ticaret Odası’nda Vali Recep Soytürk, 8 milletvekili ve belediye başkanlarının da katıldığı bir çalıştay gerçekleştirildiğini anımsattı.
Çalıştayda Ergene Nehri’ndeki kirliliğin de görüşüldüğünü aktaran Avşar, “Sayın Valimiz, Derin Deşarj Projesi’nin son halinin sunumunu yaptı. Buna göre bir yıl içerisinde Derin Deşarj Projesi bittiği anda, Ergene Nehri’nin kirlenme konusundaki sorunu da bitecek” diye konuştu.
BİYOENERJİ ÜRETİLECEK
Avşar, Ergene Nehri’nin dibinde oluşan kirli tabakanın temizlenmesi için de farklı projeler olduğunu anlatarak, şunları kaydetti:
“Ergene’ye kirli atık dökülmese bile dipte oluşan kirli bir tabaka var. Bu ne olacak? Ona da şöyle bir çözüm var. Bu tabakayı çıkarmak oldukça maliyetli. Ancak bu atık kurutulduğunda biyoenerji olabilecek bir malzeme. Yani bazı fabrikaların bunu yakıt olarak kullanabileceği bir malzeme. Firmaya diyorsun ki ‘Sen tesisini kur. Burayı temizle, dibinden çıkardıkların senin olsun. Bunu biyoenerjiye çevir ve sat.’ Sayın Vali bu projenin önemli bir yol katettiğini bize anlattı. Çok da akıllıca ve mantıklı. Eğer bu olursa, dipteki o tortu temizlendiğinde Ergene temiz akmaya başlayacak. Vali Beyin ve tüm milletvekillerinin bu sorunun çözülmesi için çok önemli bir iradesi var.”
BİYOENERJİ NEDİR
Biyoenerji, biyolojik birikimlerden elde edilen enerji anlamına gelir. Biyolojik kaynaklar, bitkiler, hayvanlar ve mikroorganizmalar gibi canlılardan elde edilen organik oluşumlar içerir. Bu organik maddeler, biyokütle olarak adlandırılır ve biyoenerji üretimi için kullanılır.
Biyoenerji, farklı şekilde elde edilebilir. İşte bazı yaygın biyoenerji üretim yöntemleri:
1-Biyokütle Enerjisi: Biyokütlenin yakılması veya fermantasyonuyla enerji üretimi. Biyokütle enerjisi, odun, yönetim atıklar, bitki özleri ve hayvansal atıklar gibi biyolojik kaynaklar elde edilen içeriği içerir.
2-Biyogaz: Organik bileşenlerin fermantasyonu ile üretilen metan ve karbonhidratların gaz karışımıdır. Biyogaz, atık su arıtma tesislerinde, çiftliklerde ve biyokütle enerji tesislerinde üretilebilir.
3-Biyodizel: Bitkisel yağlar veya hayvansal yağlardan elde edilen bir biyoyakıttır. Biyodizel, fosil yakıtlara alternatif olarak mevcut ve dizel motorlu araçlarda mevcuttur.
4-Biyoetanol: Tarımsal ürünler veya bitki atıklarının fermantasyonuyla üretilen bir biyoyakıttır. Biyoetanol, benzin yerine kullanılabilir veya karıştırılabilir.
Biyoenerjinin kullanımı, alternatif enerjinin çeşitlendirilmesine ve fosil yakıtlara olan tüketimin azaltılmasına katkıda bulunabilir. Ayrıca biyoenerji üretimi, atık yönetimi ve sürdürülebilirlik açısından da faydalı olabilir.