Edirne ve Kırklareli'nde sağanak Edirne ve Kırklareli'nde sağanak

CHP Tekirdağ Milletvekili Nurten Yontar, Türkiye İşçi Partisi Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesi'nce verilen ikinci ihlal kararını değerlendirdi. 
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi'nin kararını yine dikkate almayarak bir kez daha skandal bir karara imza atmıştır. Anayasa Mahkemesi'nin kararının ‘hukuki değeri olmadığını’ savunan Yargıtay, karara uyulmamasına hükmetmiştir” diyen Yontar, şöyle devam etti:
“Mahkemeler arasında astlık-üstlük durumu söz konusu olmamasına rağmen Anayasa Mahkemesi kararlarının kesinliği ve bağlayıcılığı bulunmaktadır. Anayasamızın 158. maddesinin son fıkrasında ‘Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesinin kararı esas alınır’ ibaresi yer almaktadır. Buna rağmen Anayasa Mahkemesi’nce Can Atalay hakkında iki kez ihlal kararı verilip bu kararların uygulanmaması bir devlet krizi haline dönüşmüştür. Vatandaşın gözünden bakıldığında yüksek yargı organları arasındaki yaşanan bu sıkıntı son derece olumsuz algılanmakta, söz konusu bu durum da adaletsizlik duygusunu ve hukuksuzluğu büyütmektedir. Yargının siyasallaşması Türkiye’deki yargıya olan güvenin gerilemesinin, uluslararası raporlarda hukuk ve demokraside sınıfta kalmasının başlıca nedeni olmuştur”
 Türkiye’nin 38 OECD ülkesi arasında yargıya güven sıralamasında 36’ncı sırada yer aldığını belirten Yontar, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Vatandaşların sadece yüzde 15’i yargının bağımsız olduğunu düşünürken, yargıya güvenenlerin oranı yüzde 18’de kalmıştır. Uluslararası Demokrasi Enstitüsü’nün 2023 yılı raporuna göre Türkiye ‘hukukun üstünlüğü’ kategorisinde 173 ülke arasında 148. sırada yer almaktadır. Türkiye raporda Avrupa’da ‘demokratik olmayan’ dört ülkeden birisi olarak gösterilmiştir. Bu yaşananlar tesadüf değildir. Türkiye demokrasi, özgürlük ve insan hakları ve hukuk devleti bakımından derin bir kriz içindedir. Kuvvetler ayrılığı ortadan kalkmış, yargı yürütmenin yörüngesine sokulmuş, yolsuzluk iddialarının soruşturulması imkansız hale getirilmiştir.  Kendilerine muhalif olan sesler kanunsuzca bastırılmış, hak ve özgürlüklerin iktidarın çizdiği sınırlar içinde kullanılmasına olanak sağlanmıştır. Bu yaşananlar iktidarın otoriterleşmesine hizmet etmekte ve iktidar eliyle yapılmaktadır. Sonuç olarak, Türk yargı sisteminin en üst mahkemesinin karalarına uymamak hukuk düzenini tanımamakla eşdeğerdir. Yargının baskı mekanizması olarak kullanıldığı bir hukuk düzeninde hiç kimse güvende değildir.”

Kaynak: Özge Ebecek