Cavit Kartal, yaptığı açıklamada, örgün eğitim sürecinde dışarıdan unsurları okulların işlevinin bir parçası yapmanın, öğretmenlere güvenmemek ve yeterliliğini sorgulamak anlamına geldiğini söyledi. 

Hem sosyalleşiyor hem de ekonomik kazanç elde ediyorlar Hem sosyalleşiyor hem de ekonomik kazanç elde ediyorlar

Okulların ve öğrencilerin adı ve sıfatı ne olursa olsun hiçbir oluşum ve grubun, proje ve deney sahası olamayacağının altını çizen Kartal, “Ülkemiz bu husustaki tedbirsizliklerin bedelini 15 Temmuz’da acı şekilde ödemiştir. Milletimize benzer travmaları yaşatmaya kimsenin hakkı yoktur! Tarihi vebali vardı” dedi.
Kartal, şunları kaydetti:
“Eğitim hayatımız ve öğrencilerimizin iyi yetişmesi amacıyla, başta STK’lar olmak üzere tüm
resmi ve özel kuruluşların kaygı ve gayretleri kıymetlidir ve olması gereken bir durumdur. Ancak, özellikle STK’ların, bu tür faaliyetlerini kendi kulvarlarında yürütmesine azami özen gösterilmelidir. Örgün eğitimde, okul ve öğretmenin rol ve işlevi, başka hiçbir unsur ve sürece devredilemez. MEB personeli olan 1 milyonu aşkın öğretmenimiz, ‘milletimizin bizlere emaneti olan evlatlarımızı çağın gerektirdiği evrensel yeterliliklere sahip, millî ve manevi değerleri
benimsemiş, sağlıklı ve mutlu bireyler olarak yetiştirme’ azim, donanım ve liyakatine haizdir. Örgün eğitim sürecinde, dışarıdan unsurları okullarımızın işlevinin bir parçası yapmak, öğretmenimize güvenmemek ve yeterliliğini sorgulamak demektir ki, böylesi bir tutum da öğretmenlerimize hakarettir. Özellikle eğitimci kimliğinden yoksun, pedagojik formasyonu olmayan, çocuk ve öğrenci psikolojisinden bihaber profillerle örgün eğitim sürecine dahil olmak, geleceğimize ihanet anlamı taşımaktadır. Hele ki, okullarımız ve öğrencilerimiz, adı ve sıfatı ne olursa olsun hiçbir oluşum ve grubun, proje ve deney sahası olamaz. Ülkemiz bu husustaki tedbirsizliklerin bedelini 15 Temmuz’da acı şekilde ödemiştir. Milletimize benzer travmaları yaşatmaya kimsenin hakkı yoktur. Tarihi vebali vardır.”

Kaynak: İlkay Danacılar